Günay Karacaoğlu

Oyuncu

Günay Karacaoğlu

Günay Karacaoğlu

Günay Karacaoğlu

 

13 Mart 1971 yılında, Kayseri’de doğan Günay Karacaoğlu, altı yaşında “Alev Yaldız” sahne adıyla oyunculuğa ilk adımını attı. İlk, orta lise hayatı derken içindeki oyunculuk aşkı gelişen başarılı oyuncu, liseler arası tiyatro festivalinde “en iyi oyuncu” ödülünü aldığında mesleği de belirlenmiş oldu. 1991 yılında “Müjdat Gezen Sanat Merkezi”ne girip, 1995 yılında mezun oldu. Profesyonel olarak sayısız tiyatro, dizi, sinema ve reklam filmlerinde rol alan Karacaoğlu oyunculuğun sahicilik ve samimiyet olduğuna inananlardan ve bu uğurda halen oyunculuk yapmaktadır.

Başarılı oyuncu Günay Karacaoğlu’nun “Basit  Bir Ev Kazası” oyunundaki “Songül” karakteri çok sevildi. Kendisi de bu karaktere çok alıştığını söylüyor. Oyun öncesi ziyaret ettiğimiz başarılı oyuncuyla mini bir röportaj yaptık…

 

Sizinle ilgili kısa bir araştırmanın sonucunda şöyle bir cümlenize “Hiçbir zaman profesyonel oyuncu olduğumu kabul etmedim” rastgeldik.  Ancak 2009 yılı komedi dalında, Muhsin Ertuğrul, Sadri Alışık, Afife Jale gibi büyük organizasyonlarda büyük ödüller almışsınız. Buna rağmen neden kendinizi hala profesyonel oyuncu olarak görmüyorsunuz?

Ben günlük hayatımda da daha çok duygularıyla hareket eden bir insanım. Yaptığım işle duygusal bir bağ kuruyorum sonuçta insanlara hitap ediyorum. İşimde genelde akılcı olmamayı tercih ediyorum. Akılcılık kirlenmeyi çağrıştırıyor sanki ve bir insan profesyonel olduğunu kabul ediyorsa o aklıyla hareket ediyordur. Tam anlamıyla profesyonel olduğunuz zaman o yaşam içerisinde, her şeyin heyecanı ve güzelliği kayboluyor. Amatör ruh derler ya hani, her oyunumdan önce tekrar tekrar onu yaşıyorum ve bu ruhun daha keyifli, daha insani ve daha yaratıcı olduğuna inanıyorum. Allah da beni profesyonel oyuncu etmesin inşallah. Günlük yaşamda da profesyonel değilim ben ve oyuncu olarak da profesyonel olduğumu kabul etmedim hiç bir zaman. Çünkü profesyonellik bütün hayata ve yaşanmışlıklara teknik bakmak gibi, kirlenmek gibi geliyor. Ben asla kendimi o kategoride görmedim. Profesyonel oyuncu, bir oyunu binlerce kez oynamış ve “Ben oyuncuyum hahay” dercesine çıkar sahnesine. Bense her oyunumdan önce sanki ilk oyunummuş gibi heyecanlanarak atarım kendimi sahneye. Profesyonel oyuncu denince iki iki daha dörttür, kimse kostümünü unutmamalı, geç kalmamalı, sette eksik olmamalı. Bu anlamda tabii ki profesyonelim. Ama o kostümünü unutabilir, ben sahnede lafımı hatırlayamam, sen de geç kalabilirsin çünkü bunlar insanlar için vardır.

Şöyle bir geçmişe uzanırsak eğer bugüne kadar hayat verdiğiniz karakterler arasında zorlandığınız herhangi bir rol oldu mu?

Hiç olmadı diyebilirim çünkü şimdiye kadar gelen dizi ya da oyun tekliflerinin hemen hepsinde benzer roller geldi. Bu nedenle zorlandım diyemem. Bugüne kadar oynadığım oyunlarda,  dizilerde “Şuna nasıl çalışmalıyım? Aman bunda ne yapmalıyım? Bu duygu değişimini nasıl veririm?” gibi bir telaşa kapılmadım. Bunun nedeni de sanırım şimdiye kadar gelen rollerin komik karakterler olmasından kaynaklanıyor. Zaten günlük hayatımda komik, esprili, doğal bir insanım. Ama aramıyor da değilim… Biraz iddialı olacak ama; beni zorlayacak yapımcıya ihtiyacım var.

Başarısı tescillenmiş kadın komedi oyuncularımızdan birisi olarak günümüz tiyatro oyuncuları hakkında neler söylemek istersiniz?

Çok samimi olarak söylüyorum birçoğu umut vaadediyor. Özellikle İstanbul’da yeni oyuncular, öyle büyük salonlarda değil ama 20 kişilik ya da 30 kişilik yerlerde oda tiyatroları gibi girişimlerde bulunuyorlar. Kesinlikle çok heyecan verici, onları sahnede gördüğümde mutlu oluyorum. Bir de son beş yıl içerisinde tiyatro oyunları oldukça fazlalaştı. Mesela benim bu Konya’ya üçüncü gelişim, Ankara’ya sürekli gidiyorum, İzmir’e sürekli gidiyorum çünkü talep var ama eskiden böyle şeyler yoktu, zorla gidilirdi.

Oyuncu olmasaydınız hangi mesleği yapmak isterdiniz?

Oyuncu olmasaydım şarkıcı olmak isterdim, gerçi hala da istiyorum. Hatta o kadar çok istiyorum ki sesi güzel olanları kıskanıyorum. Nazarım değsin istiyorum, o dereceye ulaştım. Şaka bi yana sesim güzel olsun çok isterdim ama güveniyorum kendime. Böyle arkadaş ortamlarında falan çıkıp söylemek istiyorum, susturuyorlar beni. Hatta geçtiğimiz günlerde dişçiye gitmek için taksiye bindim. Takside oturuyorum ama içimden inanılmaz derecede şarkı söylemek geliyor. Başladım şarkı söylemeye. Yol boyunca ben söyledim taksici dinledi. Sonra ineceğim yere geldiğimde tutan miktarın iki katı para verdim, taksici şaşırdı fazla para verdiniz diyerek. Ben de, o kadar yol boyunca dinledin beni sesime katlandın, olacak o kadar dedim. Böyle çılgın yanlarım vardır yani.

Tekrar mesleğinize dönersek eğer, Türkiye’nin oyuncu yetiştirme konusunda yeterli olduğunu düşünüyor musunuz?

Evet, bu konuda çok başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Çünkü biz ülke olarak çok sıcakkanlıyız, empati duygumuz çok gelişmiş, içimizde o oyunculuk potansiyeli zaten var.  Oyunculukla aramızda buz dağları yok, eğitimini alıp hemen bunu şekillendirebiliyoruz.

“Basit Bir Ev Kazası” oyunu hakkında konuşmak isteriz biraz da. Songül karakteri, sizinle bağdaşan yönler, oyun içeriği…

Songül karakteri evliliğinden sıkılmış, kocasını sevmediğini düşünen, zorla yapılmış bir evliliğin kurbanı, mutlu değil bu evin içinde ve bu hayattan… Ve hayal gücüne sığınarak hayaller kurmaya başlar. Bu hayal dünyasında yaşarken bir taraftan da günlük tutmaya başlar ve daha sonra da günlüğünü romana dönüştürür. Bu yöntemle mutlu olduğunu düşünen Songül bir süre sonra hayallerinin kendisini yorduğunu farkeder. Hayallerinin aslında hayalete dönüştüğünü anlar, asıl olan şey gerçek hayattır diyerek iyisiyle kötüsüyle kendi yaşadığı hayatı kabul eder ama finalde durumun böyle olmadığını anlar.

Songül’e çok benziyorum…

“Basit Bir Ev Kazası’nda” can verdiğim Songül’e çok benziyorum… Songül gelgit akıllı, ayakları yere basamayacak kadar coşkulu ama ne olduğunu bilecek kadar cesur, biraz çılgın, çok duygusal, sonuna kadar deli cesareti olan, aynı zamanda manik depresif. Bende öyleyim, özellikle cesur ve çılgınlık konusunda .

“Oyunculuk benim mesleğim ama iş dışında oyuncu değilim”

Ben burada altı yüz kişiye selam verip, eve gidip soğanı kavurup kızıma kıymalı patates yemeği yapan bir kadınım, her sene mutlaka turşumu kurarım çünkü ben aynı zamanda bir anneyim.

Geleceğin oyuncu adaylarına vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

İyi insan olun, iyi eğitim alın, korkmayın ve asla öleceğinizi unutmayın.

Add comment